باب:
قول الله
تعالى: {وما
أوتيتم من
العلم إلا قليلا}.
47. "Size İlimden Çok Az Bir Şey Verilmiştir [İsrâ 85]
Âyeti Kerimesinin açıklaması
حدثنا
قيس بن حفص
قال: حدثنا
عبد الواحد
قال: حدثنا
الأعمش سليمان،
عن إبراهيم،
عن علقمة، عن
عبد الله قال:
بينا أنا أمشي
مع النبي صلى
الله عليه وسلم
في خرب
المدينة، وهو
يتوكأ على
عسيب معه، فمر
بنفر من
اليهود، فقال
بعضهم لبعض:
سلوه عن الروح؟
وقال بعضهم:
لا تسألوه، لا
يجيء فيه بشيء
تكرهونه،
فقال بعضهم:
لنسألنه،
فقام رجل منهم
فقال: يا أبا
القاسم، ما
الروح؟ فسكت،
فقلت: إنه
يوحى إليه،
فقمت، فلما
انجلى عنه،
فقال:
{ويسألونك عن
الروح قل
الروح من أمر
ربي وما أوتوا
من العلم إلا
قليلا}. قال
الأعمش: هكذا
في قراءتنا.
[-125-] Alkame'nin Abdullah'tan rivayet ettiğine göre o şöyle demiştir:
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le birlikte Medine harabelerinde yürürken,
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hurma dalından bir değneğe dayanıyordu.
Derken birkaç Yahudi'yle karşılaştı. Yahudiler birbirlerine
"Ona ruh hakkında sorun" dediler. Diğer bazıları "Ona bir şey
sormayın, hoşlanmayacağınız bir şey söyleyebilir" dediler. Onlardan bir
adam kalkarak "Ey Ebu'l-Kasım! Ruh nedir?" diye sordu. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sustu. Ben (içimden) "Ona vahiy indiriliyor" dedim.
Ayağa kalktım. Vahiy hali kendisinden geçince şu âyetleri okudu: "Sana ruh hakkında soruyorlar. De ki ruh
Rabbim'in emrindendir. Size ilimden pek az bir nasip verilmiştir.[İsrâ, 85.]
el-A'meş şöyle demiştir: "Bizim kıraatimizde de bu âyetin
okunuşu böyledir.
Tekrar: 4721, 7297, 7456, 7462.
AÇIKLAMA: Abdullah'ın kalkmasının nedeni, Nebi s.a.v.'e
bir karışıklık arız olmasın diye yahut da onunla Yahudiler arasına engel
oluşturmak içindir.
Yahudiler'in
Hakkında Soru Sorduğu Ruh
Âlimlerin çoğunluğuna göre Yahudiler canlılarda bulunan ruhun
mahiyetini sormuşlardır.
Ruh: Cebraildir. Hz. İsa'dır. Kur'an'dır. Rûhânî büyük bir
varlıktır.
Bunun dışında başka şeyler de söylenmiştir. Bu konuda ayrıntılı
bilgi Tefsir bölümünde gelecektir. Orada, canlılardaki ruha işaret edeceğiz. En
doğru görüşe göre bunun hakikatini yalnızca Allah bilmektedir.
el-A'meş'in "Bizim kıraatimizde de bu âyetin okunuşu
böyledir" sözü ile el-A'meş kıraati kastedilmektedir. Bu kıraat mütevatir yedi
kıraat arasında bulunmadığı gibi meşhur kıraatler arasında da bulunmamaktadır.
باب:
من ترك بعض
الاختيار،
مخافة أن يقصر
فهم بعض الناس
عنه، فيقعوا
في أشد منه.
48. Bazı İnsanların Anlayamayacağı Ve
Daha Kötü Bir Duruma Düşeceği Korkusuyla Yapılması Tercihe Şayan Olan Bir Şeyi
Terk Etmek
حدثنا
عبيد الله بن
موسى، عن
إسرائيل، عن
أبي إسحاق، عن
الأسود قال:
قال لي الزبير:
كانت
عائشة تسر
إليك كثيرا،
فما حدثتك في
الكعبة؟ قلت:
قالت لي: قال
النبي صلى
الله عليه وسلم:
(يا عائشة
لولا قومك
حديث عهدهم -
قال ابن الزبير
- بكفر، لنقضت
الكعبة،
فجعلت لها
بابين: باب
يدخل الناس
وباب يخرجون).
ففعله ابن
الزبير.
[-126-] Esved şöyle demiştir: İbnü'z-Zübeyr bana şöyle dedi: "Aişe
sana çokça gizli şeyler söylerdi. Kabe konusunda sana ne söyledi?"
Ben dedim ki: "Bana Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
şöyle buyurduğunu söyledi: "Ey Âişe! Kavmin küfürden daha yeni kurtulmuş
olmasaydı, Kabe'yi yıkar ve ona insanların birinden girmesi, diğerinden çıkmast
için iki kapı yapardım".
Bunun üzerine Abdullah İbnü'z-Zübeyr böyle yaptı.
Tekrar: 1583, 1584, 1585, 1586, 2368, 4484, 7243.
AÇIKLAMA: Hac bölümünde geleceği üzere İbnü'z-Zübeyr
Kabe'yi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yapmayı düşündüğü şekilde
yapmıştır.[1584 nolu hadis]
Hadiste konu başlığına ilişkin husus şudur: Kureyş kabilesi Kabe'ye
büyük bir önem verirdi. Onlar yeni Müslüman oldukları için, Nebi s.a.v.'in
övünme ve kibirlenme maksadıyla Kabe'nin yapısını değiştirdiğini
zannetmelerinden çekinmiştir.
Bu hadisten, kötülüğe (mefsedete) yol açacağından emin olunan
durumlarda maslahatı terk etmenin caiz olduğu anlaşılır.
Yine bu hadise göre, bir kimse daha kötü bir sonuca yol
açacağını bildiğinde bir kötülüğü reddetmeyi terk edebilir.
Devlet başkanı haram olmadığı sürece, daha alt seviyede olsa
bile halkın yararına olacak uygulamalarda bulunarak insanları yönetir.
باب:
من خص بالعلم
قوما دون قوم،
كراهية أن لا يفهموا.
49. Bir Kimsenin İlmi Yalnız (Onu Anlayabilecek) Bazı Kimselere
Öğretmesi, Anlayamamaları Korkusuyla Başkalarına Öğretmemesi
وقال
علي : حدثوا
الناس بما
يعرفون، أتحبون
أن يكذب الله
ورسوله.
Hz. Ali şöyle demiştir: "İnsanlara onların
anlayabilecekleri şekilde konuşun. Allah ve Resulü s.a.v.'in yalanlanmasını hiç
ister misiniz?"
حدثنا
عبيد الله بن
موسى، عن
معروف بن
خربوذ، عن أبي
الطفيل، عن
علي: بذلك.
[-127-] Ubeydullah İbn Musa, Mâ'ruf İbn Harbuz'dan, o Ebu Tufeyl'den
o da Hz. Ali'den bunu (yukarıdaki sözü) rivayet etmiştir.
AÇIKLAMA: Bu
hadis, müteşabihleri toplum huzurunda zikretmenin uygun olmadığını
göstermektedir. İbn Mesud'un şu sözü de buna benzemektedir: "İnsanlara
akıllarının yetmeyeceği bir söz söylediğinde, bu söz mutlaka onların bir kısmı
için fitne olur". Bunu Müslim rivayet etmiştir.
İmam Ahmed İbn Hanbel,
ilk anda devlet başkanına isyan etmeyi çağrıştıran hadisleri, Mâlik Allah'ın
sıfatları ile ilgili hadisleri, Ebu Yusuf garip karşılanacak konularla ilgili
hadisleri, bunlardan önce Ebu Hureyre ileride meydana gelecek fitnelerle
ilgili hadisleri rivayet etmeyi çirkin görmüşlerdir. Huzeyfe de aynı şekilde
bunu kötü görmüştür. Rivayet edildiğine göre Hasan-ı Basrî, Enes'in, Haccac'a
Uranîlerle ilgili olayı aktarmasını yadırga mistir. Çünkü o bu hadisi, kötü
yorumu sebebiyle çokça kan dökmeye dayanak kılıyordu.
Bu konuda Ölçü şudur:
Hadisten ilk anda anlaşılan anlam bid'atı güçlendiriyor, ancak hadisten bu
kasdedilmiyorsa, bundan ilk anda anlaşılan anlamı esas alabilecek kimselere bu
hadisin rivayet edilmemesi gerekir.